nerededir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nerededir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2014 Cumartesi

Kerkenez harabeleri (keykavus kalesi) pteria

KERKENEZ HARABELERİ (KEYKAVUS KALESİ) KAYIP ŞEHİR PTERİA
       
        Sorgun ilçesine 13 km., Yozgat'a 50 km. mesafededir. Şahmuratlı Köyü ve  İdrisli Köyü  sınırları içerisinde bulunan Kerkenes Harabeleri Şahmuratlı Köyüne 5 km uzaklıktadır.  Harabeler çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Harabeleri çepeçevre saran sur kalıntıları yerinde durmaktadır. Hafif eğimli arazi üzerinde tam orta yerde Sülüklü Göl (Büyük Göl) olarak anılan yerde yaklaşık çapı 20 m. olan su birikintileri bulunmaktadır. Buna benzer Kızlar ve Atlar gölleri de bulunmaktadır. Araziyi saran sur kalıntıları batıda yaklaşık 4 m'lik bir boşluk bırakmaktadır ki burasının sur kapısı olabileceği tahmin edilmektedir. Kiremitlik olarak anılan yerde çok çeşitli kiremit parçaları, çanak parçaları ve kül yığını bulunmaktadır. Harabeleri tamamen gün ışığına çıkarma çalışmaları devam etmektedir
Halen Antik şehrin bilimsel kazı ve yüzey araştırmaları DR. Geoffrey SUMMERS başkanlığında bir ekip tarafından yürütülmektedir.

    Kerkenes Dağında Frigce yazıt parçaları bulundu.
        Kerkenez Harabeleri Kazılarında çıkartılan Fildişi Kemer (Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir)

        
        Kerkenes dağı antik kentinde ilk yüzey araştırması çalışmaları 1993 yılında başlamış, 1998-2000 yıllarında müze ile katılımlı araştırma şekline dönüşmüş ve 2001 yılından bugüne kadar  kazı ve araştırmalar devam etmektedir. Şehrin demir çağında M.Ö. 600 yıllarında Medler tarafından kurulduğu tahmin edilmekte ise de 2003 kazı sezonunda Frigce yazıtlar bulunması kentin yıkılmadan önce büyük ölçüde Frigleştiğini göstermektedir. Kentin yaklaşık 7 km. olan sur duvarları 2,5 kilometrekarelik bir yerleşim alanı oluşturmaktadır.

        Antik kaynaklarda Pteria olarak kaydedilen kentin burası olduğu sanılmaktadır. M.Ö. 547 yılında Persler tarafından kent zaptedilmiş halkı esir alınarak kent yakılmış ve surları yıkılmıştır. Yerleşim alanı kamu yapıları ve sivil yapı adaları ile gelişmiş bir su toplama ve kullanma sistemi içermektedir. Kazı ekibi jeomanyetik yüzey araştırması, direnç yöntemi ile yüzey araştırması, coğrafi bilgilendirme sistemi (GPS) çalışmalarının bir kısmını tamamlamış, bir kısmı da devam etmektedir. Kazı çalışmaları sırasında bulunan bir mobilyaya ait fildişi süsleme parçası Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir. Antik kent yakılıp yağmalandığı için nitelikli kültür varlıklarına nadir olarak rastlanmaktadır. 2004 yılı kazı ve araştırmaları 32 kişilik bir ekiple yapılmıştır. Ekip saray yapı grubu girişinde kazı çalışması yapmış avlu döşemelerini ortaya çıkarmıştır. 2004 yılı sonuçlarından biri de kentin yıkılışından 1000 yıl sonra Bizans döneminde bile kaçak kazı ve talana uğradığını ispat eden bir Bizans sikkesinin bulunması olmuştur.

       Tahminler ve elde edilen bazı verilere göre M.Ö. 3-2. yüzyıllara ait bazı Galat mezarları da Bizans döneminde soyulmuş ve değerli parçalar yağma edilmiştir. Kentin önemli özelliklerinden biri de çabuk bozulabilen kumtaşı denilen bir çeşit taşın mimari, heykeltıraş ve yazıtlarda çok sık kullanılmış olmasıdır. 
        KERKENESTE GÜNEŞ TUTULMASI VE BARIŞ
        Güneş tutulması tarih boyunca değişik inançlara sebep olmuştur. Bunlardan bilinen ilk olay Lidlerle Persler arasında meydana gelen bir savaşta yaşanır.

        Milattan Önce 500 yıllarında Lidlerle Persler Karadeniz civarında savaşa tutuşurlar. Bu savaş birkaç yıl sürer ki, bir Güneş tutulmasına kadar. Bir anda her taraf karanlığa bürünür. Yıldızlar gökyüzünde belirir. Savaşan iki orduyu korku sarar. Savaşı bırakırlar. Güneşin bu şekilde tutulmasını Tanrıyı kızdırmalarına bağlarlar. Barış yaparlar.

       Sonuç olarak; Orta Anadolu’nun en büyük antik kentlerinden biri olan Kerkenes Dağı Şehrindeki kazı ve araştırmalar bölgemizin tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunmaya devam edecektir.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Devrim Otomobili Eskisehir


Devrim Otomobili Türkiye’nin ilk ve tek yerli otomobil deneyimidir. 1961 yılı Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel‘in kullanımına sunulan bu araç dört buçuk ay gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır. Türkiye teknoloji tarihi açısından büyük bir devrime işaret eden bu araba ne yazık ki seri üretime geçememiştir.
Devrim Otomobili’nin tarihi 1960 darbesi sonrasına dayanır. Dönemin Milli Birlik Komitesi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel 1961 yılı Cumhuriyet Bayramı törenlerine yetişmesi şartıyla bir otomobil yapılması emrini verir. Projenin başına da Engin Bozoğlu getirilir. Bozoğlu Devlet Demiryolları Fabrikaları ile Cer Daireleri bünyesinde çalışan mühendis ve teknik ekipten oluşan bir grubu Ankara’da toplar. Burada otomobilin üretilme yeri olarak Eskişehir demiryolu tesisleri kararlaştırılır.
Devrim Otomobili’nin tarihsel serüveni içinde Eskişehir daima önemli bir yer tutmuştur. Sivas ve Ankara’da otomobilin ilk motoru inşa edilmiş, bu motora daha sonra A tipi motor adı verilmiştir. Montaj ve deneme sırasında yaşanan aksaklıklar sebebiyle bu motorun bir türevi üretilmiş, buna da B tipi motor denilmiştir. B tipi motor tamamen Eskişehir fabrikalarında üretilmiş, burada montajlanmıştır.
devrim arabası 1
Devrim Otomobili’nin üretildiği yer olarak Tülomsaş fabrikalarının geçmesi tesadüf değildir. Dönemin en önemli ulaşım teknolojileri fabrikası o dönemde henüz yan sanayi ve yedek parça üretimiyle sınırlı kalsa da Türkiye’nin bu alandaki en önemli tesisini oluşturmaktadır. Bu anlamda döneminde Türkiye sadece bu fabrikaya zorunlu kalmıştır.
Devrim Otomobili’nin üretilmesi bir hayalin sonucudur. Her ne kadar sürdürülebilir bir ekonomi ve sanayi hamlesinin bir sonucu olmasa da askeri gerekler için tasarlansa da bu hayalin bir yansıması olmuştur. O dönemde bu aracın üretilmiş olması ülke ufkunda sıçramaya yol açmıştır. Bu gün de geçmişin ufkunu yansıtması açısından bu otomobilin sergilenmesi önemli bir kültür ve yakın tarih anlatımı hizmetidir.
Devrim Otomobili’nin yapımında insan üstü bir emek harcanmıştır. Fabrikadaki çalışma alanında geceli gündüzlü aylarca çalışan kalifiye ekip projenin sonuca kavuşmasını adeta kişiselleştirmiştir. Bu kişiselleştirme döneminde heyecan yarattığı gibi şu anda da ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir. Öyle ki üretimi konu edinen ve dönemin ruhunu anlatan Devrim Arabaları filmi piyasaya sürüldüğü dönemde gişe rekorları kırmıştır. Bu durum yurttaşların bu tarz bir başarıyı ulusal onur olarak görmelerinin bir sonucudur.
Devrim Otomobili’nin sergilendiği fabrika Eskişehir Tren Garı‘ndan Porsuk Meslek Yüksekokulu’na giden yol üzerinde bulunmaktadır. Tıpkı Haydarpaşa gibi Eskişehir Tren Garı da inşa edildiği dönemde devasa bir kompleks üzerinde kurulmuştur. Bu gün bu arabanın sergilendiği alan da geçmişte gar bünyesinde hizmet vermekteydi. Ancak zaman içinde gar arazisi tekil bölgelere bölünmüştür.

Devrim Otomobili Ulaşım ve Ziyaret

Devrim Otomobili’nin sergilendiği fabrikaya ulaşım ve ziyaret gayet kolaydır. Şehir içinden geçen 19 ve 23 numaralı minibüslerle Porsuk Meslek Yüksekokulu istikametine çalışan otobüsler buraya ulaşımı sağlamaktadır. Ayrıca kent merkezindeki her hangi bir noktadan da buraya yürümek mümkündür. Otomobili görmek ücretsiz olup mesai saatleri içinde ziyaret mümkündür.

devrim arabası 2


Kiremitli Kopru Hapsiyas koprusu

Mimari özelliği ile Doğu Karadeniz’de bulunan kemer köprüler içinde farklı bir köprüdür. En önemli farklılıklar arasında kayalar üzerine oturtulmuş olan taş ayakları, ahşap gövdesinin olması, bölgeye has kiremitli çatısı özgünlüğünü sağlıyor. Eskiden inşa edilen yapılar daha çok ahşap özelliğe sahipti. Kentin en gözde eserlerinden biri olan Hapsiyaş Köprüsü de bu şekilde yapılıştır.
Trabzon-Of Dernekpazarı-Çakara güzergahı üzerinde, 1935 yılında ahşap kütükler kullanılarak yapı inşa edilmiştir. Tasarımı geometrik biçimli olup geniş dere yatağını başarıyla kaplamış. 2002 yılında restore edilerek bakımı gerçekleşmiş daha kullanışlı göze hitap eden bir köprü oluşturulmuştur. Bu tarihten(1996 yılında) önce köprü, anıtsal eser statitüsü kazanmış.
Uzun göl güzergahı üzerinde yer alan tarihi Hapsiyaş Köprüsü, çatısının kırmızı renkte olması Kiremitli köprü olarak anılmasını da sağlamıştır.